16 Şubat 2014 Pazar

Bi Küçük Eylül Meselesi...

Tek Eylül'ü Seviyor... Kuma yazılmış bir sevgi hikayesi...

"Kaybolup gidecek ama o yazdığın..."
"I-ıh kaybolmayacak. Dalgalar onu alacak, sen nereye gidersen git, senin gittiğin yerin kıyısına bırakacak..."

Uzun zamandır karşıma çıkıyordu Bi Küçük Eylül Meselesi filminin fragmanı... O kadar sıcacık, renkleri insanı içine alan bir afiş tasarlamışlar ki, insan ister istemez bir sıcaklık duyuyor filme karşı... Yeşil, beyaz, mavi ve sarıyı o kadar güzel içiçe geçirmişler ki, insan kışın ortasında sımsıcak bir yaz kokusu alıyor sanki...


Nil Karaibrahimgil'in özel olarak film için yaptığı "Kanatlarım Var Ruhumda" o kadar enerjik, insanı hayatın içine alan bir şarkı ki, filmin daha ilk birkaç dakikasında kullanılması hemencecik ruhuna işliyor insanın...

Bir aşkın, aşkı en ummadığın yerde ve insanda bulmanın, yaşamanın, aşka direnmenin, sonra teslim olmanın, ve sonra aşktan korkmanın hikayesi olmuş film... İki farklı, başka dünyalara ait insanın, özünde nasıl bir olduklarının, birbirlerinin hayatlarına nasıl dokunduklarının öyküsü film...

Farah Zeynep Abdullah...Uzun zamandır TV'de Kurt Seyit ve Şura fragmanlarında dönüp dikkat çeken, radyolarda karşıma çıkıp duran isim... İçten, sıcacık, doğal bir oyunculuk sergilemiş Farah Zeynep Abdullah Bi Küçük Eylül Meselesi'nde...   Eylül karakterini canlandıran Farah Zeynep Abdullah ile, Tekin Bulut, kısaca Tek karakterini canlandıran Engin Akyürek arasındaki yaşam tarzı ve kültürel farklardan dolayı geçen diyaloglar insanı özellikle filmin ilk bölümünde güldürüyor sıklıkla...

-"Bağbozumu var şurda ilerde.."
-"Neye bozuldun?!?"
----
-"İddiaya varım iki saat konuşmadan duramazsın sen!"
-"O iddia olmaz ki, bildiğin işkence olur!"

Eylül, daha çok şımarık, çabuk sıkılan, durmayı hiç sevmeyen ve sürekli hareket halinde yaşaması gerektiğine inanan bir kız... Özgür ruhlu...Deli Dumrul lakaplı karikatürist Tekin Bulut'a uzaktan hayran, ama yüzünü hiç görmemiş. "Evleneceğim adam" diyor ona...Hayallerinde o kadar büyük ki Tekin Bulut, Tek'in yakınından bile geçemez...

Tek, hayatını karikatür çizerek, Bozcaada'nın dışına hiç çıkmadan, ve başka hayatları hiç merak etmeden yaşayıp giden, hatta bu hayatlardan korkan biri... Hayalleri var yalnızca... Eylül gibilerinin asosyal olarak tanımlayacağı, kendi küçük dünyasında kocaman bir yaşamı olan biri... Yüzme bilmez, dans etmez... ve bunların hepsini Eylül'le öğrenir Tek... Eylül'de ondan, aşkı öğrenir... ve o aşktan korkar...
 -----
-"Aşk mı bu? Olamaz di mi?
-"Eğer soruyorsan değil  demektir..."
----

Film boyunca geçirdiği kaza sonrası hayatının son bir ayını hatırlamayan Eylül'ün, içgüdüsel olarak onu çağıran Bozcaada'ya gidip orada bıraktığı hikayeyi çözüş sürecini anlatıyor. Filmin ortasından sonra, sonunu tahmin edebilir dikkatli izleyenler...Ya da sonunda çok şaşırabilir... Bu tamamen sizin hayal gücünüze, kurgu potansiyelinize bağlı...

Renkler, ışıklar, duygular, müzik, hepsi çok doğru kullanılmış bence...Sarı sevmem aslında, ama Farah Zeynep Abdullah'ın saçları, çekim açıları, rüzgarın kullanılışı, o kadar huzur veriyor ki insana... Arka planlardaki detaylarda kullanılan renkler ve sarı rengi bütünleyen diğer eşyalarla birleşince insanın içi cıvıl cıvıl oluyor, uyum hissediliyor her karede... Farah Zeynep Abdullah'ın yüzünün doğallığı ve hareketlerindeki içtenlik çok güzel yakalanmış kamerada...



Engin Akyürek ise bence zorlu bir rolün hakkını gerek yüzü gerekse mimikleriyle çok iyi vermiş... Empati kurdurtmak zordur seyirciye, heleki karşı cinsten birine... Engin Akyürek, bunu son derece sade mimikler ve duygu aktarımlarıyla çok güzel başarmış...Güzel bir ikili olmuş, hayatı çok güzel anlatmışlar...Kerem Deren gerçekten iyi iş çıkarmış...Helal olsun...


Sonuçta özünde her film, her şarkı, her insan, bize bizden birşeyler vermek için var olur...Önemli olan, dalgalar o satırları hangi kıyıya götürürse götürsün, orada yazılanlardır: "Eylül Tek'i Seviyo".... Bazen yel değirmenlerinin hızında, bazen bir uçurtmanın ucunda, bazen hayallerimizde, bazen hayatımızın tam ortasında, bazen kalbimizde yaşanan en güzel duygu, aşk...

Tek der ki : " Bi küçük Eylül Meselesi vardı, halledemedim..." Belki de halletmiştir aslında... Tek nereye giderse gitsin, dalgalar Eylül'ün satırlarını alıp onun olduğu yerin kıyısına götürmüştür belki de...



Sözün özü: "Hayat ne ki sonuçta, anlık bi buluşma...La la la la ben de böyleyim, la la la la hep de böyleydim...Geçmişe gitmem küsüm gözyaşlarıyla, daha güçlüyüm ben hatalarımla, beni kendi yoluna çağırma, benim yolum aşka, gittiğim yer başka, yokuşlarım başka...Karanlıkta yanabilirim, boşlukta durabilirim, düşmem ben kanatlarım var ruhumda..."