Küçükken "bom" diye bir oyun vardı, hayal meyal hatırlarım, içeriğini
değil de, oyunun bir yerinde "bom" dediğimi hatırlarım hayal
meyal...yani "bom" mutluluktu çocuklar için...Eğlenirdik biz oyun
oynarken, gülerdik, yansak bile, oyundan çıkmak sadece bir süre acı
verirdi, bilirdik az sonra yeniden oynamaya başlayacağımızı...
Şimdiki çocuklar bilmeyecek bu oyunu, çünkü 11 Mayıs'ta katlettiler bu
oyunun en güzel kelimesinin anlamını...Atılan iki bombayla, 144'den
fazla can, bir daha oyuna hiç katılmamak üzere oyundan atıldılar...
Onlar hiçbir zaman "bom" demenin güzelliğini bilemeyecek, ve hiçbir
zaman, oyun oynamanın tadına varamayacak hayatla...
Onlar için "bom", kulaklarını sağır edecek bir gürültünün ilk heceleri
olacak, gerisi, sessizlik veya karanlık...muhtemelen...henüz ölmedim,
bilemiyorum ne hissettiklerini, sadece anlamaya çalışabiliyorum
kilometrelerce uzaktan sıcacık evimden... Biraz şanslı olanlar için,
"bom", sevdiklerini hayatlarından, oynadıkları oyundan hiç izinlerini
almadan, ve hatta muhtemelen en beklemedikleri anda, oyunun en güzel
yerinde çekip alan bombanın ilk üç harfi olacak sonsuza dek... eğer
onlar için sonsuz henüz uzaktaysa tabi...
Ölmek bir sanattır aslında; öyle iki bombayla, üç beş el silahla olmaz o
iş...O kadar ucuz değildir, olmamalıdır...Yaşamak sanatının son perdesidir ölüm; ince ince ördüğünüz, her
yeni gün bir kanaviçe edasıyla işlediğiniz elişidir hayat...hangi
müzikte, hangi ritimde, hangi temada yaşayacağınıza kaderin ışığında
kendi seçimlerinizle yön verdiğiniz...Ölecekse, ustalıkla yaşayıp ölebilmeli
insan. Öyle ki, ardından sadece güzel sözler edilmeli, sadece iyi
anılar kalmalı defterinde...Çünkü ölmek, artık nefes almadığında değil,
yalnızca unutulduğunda olur...Çünkü ölmek, yaşamak sanatının en görkemli
koreografisidir...Yalnızca bir kez bis yaparsın bu gösteride, ve senden
geriye kalanlar, izleridir sanatının... En yalnız ölen insan bile, bir
yaşam bırakmıştır ardında çünkü...Sahip olduğu hiçbir maddi gerçekliği
olmasa da, duyguları vardır her insanın...ve en büyük sanattır aslında
duygular...
Sonra efendim, benim ülkemde Başbakan'ım geceleri bir tv kanalına çıkar
ve böyle afilli afilli konuşur; iman der, hak der, hukuk der, adalet
der, benim vicdanım der, boynumun borcu der, der de der... Eh henüz
konuşmayı öldürmediler tabi...
O iş öyle olmuyor be canım.
O iş öyle olmuyor be canım.
Ölmek bir sanattı bu hayatta, 11 Mayıs'ta onu Reyhanlı'da vurdular, izi toprağın al renginde, çocukların şeffaf gözyaşlarında, annelerin, babaların canından kopan canlarda kaldı...sen hala yaşamaktan bahsediyorsun...Yaşamak dediğin ruhunla olur, bazıları onu nerde unuttu ben onu merak ediyorum anca...
Gözyaşlarının rengi aynıdır, onu hiçbir parayla, hiçbir makamla, ve hiçbir güçle boyayamazsın. Hala anlayamadın mı adam?
13 Mayıs 2013