4 Mart 2015 Çarşamba

8 Saniye: Farklı Yaşamların Öyküsü


-"Güneşin bakış açısından bir insan ömrü sadece 8 saniye... Kendini nasıl hissediyorsun?"
-"Ölümlü..."

Fragmanını gördüğüm ilk günden beri bu filmi bekliyordum. Birbirimizden güç alarak yaşadığımız bir dünyada, aslında herkesin kendine emanet olduğu gerçeğine ayna tutan, farklı olduğunu bilerek yaşayan bir genç kızın, toplumsal kalıplara başkaldırırken yaşadıkları ve kendini bulma öyküsü 8 Saniye...

Belki de dünyadaki en zor şey, kendini keşfedip sapasağlam kendi ayakların üzerinde durabilmek. Kırılıyor, dökülüyor, aşkla sarmalanıp aşkla parçalanıyoruz çoğu kez. Hislerimizle mantığımızı dengelemeyi öğrenmemiz gereken bir yolculukta,  hayatı boyu hisleri ve önsezileri kuvvetli olmuş bir genç kadın Esra... Kendi gerçeğini ararken rüyalarından destek alan bu genç kadının değişimini anlatıyor film.



Esra, doğduğundan beri gördüğü rüyaları yaşayan, erkek egemen toplumda kendi ayakları üzerinde durmak için her türlü baskıya, şiddete karşı dik duran bir kadın profili çiziyor filmde.

Rüyalarının sezgileri mi yoksa korkuları mı olduğu sorusunun peşine düşen genç kadın, yaşadığı ilişkilerde, o ilişkilerin kendisine getirdikleri ve kendisinden götürdüklerini keşfederken, kendine doğru bir yolculuğa çıkıyor.

Film, tasavvuf, Allah inancı, Allah'ı her an her yerde hissetmek, sevgi, kadın, şiddet, cesaret, affetmek, ruhsal gelişim ve varoluş temalarının hepsine birden değiniyor. Don Miguel Ruiz'in kitaplarından ve yol göstericiliğinden yola çıkarak, kendisiyle tanışmasının sonucunda 20 yaşından sonra onun rehberliğinde dönüşümünü yaşamış Esra İnal. Yaşamdaki farklı realiteleri ve insanın farkındalık düzeyinin gelişimini, ve bazı rüyaların ruhumuzun gelişiminin aynası olduğunun keşfini anlatıyor ekrana taşıdığı hikayesinde.

"Sen çok güzel bir kız hayalisin Yaradanın güzellik uykusunda...Asla seni korkutmalarına izin verme!"

Yılmaz Erdoğan'ın da rol aldığı ve kendisine ait bu cümleler, Esra'ya çocukluğundan emanet. Allah'a olan inancı, sevgisi, ve bunu pek çok insandan farklı olarak korkmadan hayatının her alanına taşıması, bir gün gerçeklikten uzaklaşmış gibi damgalanmasına yol açarken, aslında içimizde taşıdığımız koşulsuz sevginin en büyük gerçek ve iyileştirici güç olduğuna vurgu yapıyor. Cümleler çarpıcı, sahneler etkileyici...Her bir karesinde kalbimi buldum sanki...


Esra İnal'ın gerçek yaşam öyküsünden esinlenerek yazdığı senaryoda yönetmen koltuğunda Ömer Faruk Sorak yer alıyor ve bence çok sağlam bir iş çıkarmış.  Türk ve yabancı ortak yapımı olan filmde yer alan diğer oyuncular Fırat Çelik, Fahri Yardım, Mehmet Kurtuluş, Salih Kalyon, Sema Poyraz ve Şiir Eloğlu. Her bir oyuncu duygu aktarımı açısından çok iyi iş çıkarmış.


Film, vermek istediği mesajı seyirciyi hiç koparmadan, ve sürükleyici bir şekilde vermeyi başarmış. Filmin iki yerinde ise, tüm salonu aynı anda kahkaya boğabilecek sahneler yer almış.

"Bence hayatta insanın varoluşunu hissettiği iki an vardır; biri aşık olduğunda, diğeri ölüm kendini hissettirdiğinde" diyor Esra... Çünkü her birimiz birer sanatçıyız ve kendi hikayelerimizi yaratıyoruz.


Farklı bir kızın, farklı insanların öyküsü 8 saniye... Esra, Damla, Mine... Sadece isimlerimiz farklı... Her birimiz aynı, her birimiz farklıyız aslında... Herkesin kendinden çok şey bulacağı, sıradışı hayatların öyküsü bu...

Sorguluyorsanız, ve kendi hikayenizi keşfetmek istiyorsanız 8 saniye ayırın ve bir bilet alın! Pişman olmayacaksınız... Ama daha önemlisi unutmayın, kendi hikayenizi yazmak için sadece 8 saniyeniz var... İyi seyirler...