14 Ağustos 2016 Pazar

Sanatçıma Dokunmayın Çünkü Sanat Yaşamaktır!

"Aklım erdi ereli gözlemliyorum, aynı havayı soluyup aynı memleketi seven insanlar birbirini hor görüyor, birbirine kin besliyor, birbirine saldırıp duruyor. Fikirler giderek kutuplaşıyor, tahammülsüzlük erdem olmaya başlıyor. Yıllardır istikrarla süren birbirini küçümseme, kötüleme eğilimiyle, toplumu bir arada tutan kültür tutkalı eriyor. Kendim için üzülmüyorum. Canımdan çok sevdiğim memleketimdeki sevgisizlik ve hoyratlık için üzülüyorum." (Burçak Çöllü)

"Ne yazacağımı bilemiyorum. Hiç anlamadığım bir süreçten geçiyorum-z-.Sahne üzerinde, birlikte dünyanın en güzel mesleğini paylaşmaktan her zaman gurur duyduğum altı meslektaşımla beraber, çeyrek asırdır emek verdiğim tiyatromdan uzaklaştırıldım. Açığa alındık.Yazıp yazmamayı çok düşündüm ama aldığım bunca destek mesajı ve güzel dileğe kayıtsız kalamayacağımı anladım.Bizim adımız eski Yunan'dan beri 'oyuncu'. Bildiğimiz, yaptığımız tek iş bu, oyunculuk. Ve benim ustalarımdan öğrendiğim bir şey var, gerçek her zaman bir tanedir ve bir gün mutlaka ortaya çıkar.Yeniden sahnede olacağımız, işimizi yapacağımız günler mutlaka gelecek. En kısa sürede bu yanlışın düzeltilmesini diliyorum."Hayat muhteşem olmadığı için sanat var". Ve sanat, korkakların işi değildir.Ömrünüz yettikçe, korktuğunuz şeye dönüşmeyin. İyi ki varsınız." (Sevinç Erbulak)


"Güzel insan, iyi insan olmak derdindeyiz..Bakıp göremeyen,dinleyip duyamayan,dokunup hissedemeyen bir dünya değil bizimki.. Sahneden her akşam minnetle indim..Kalbim seyircinin alkışlarıyla çoşa çoşa..Avuçları patlarcasına alkışlarken onlarla paylaştığımız mutluluğu özleyeceğim..Çoğu zaman hayatımın zorluğu olan tiyatro;her Zaman hayatımın zorluklarına katlanabilme gücüm oldu..Ben hep sahnede olacağım;inadına tiyatro!inadına sanat!inadına! Ama ‪#‎NedenAtıldık" (Pervin Bağdat)



Sanatlarına saygı duyduğum güzel kalplerin kelimeleri bunlar. Kelimelerini topladım, kelimelerime ekledim... Seslerine ses olabilmeyi diledim. Çünkü onlar, bugün onur duydukları bu ülkede, sebepsiz yere işlerinden oldular.

17 yaşındaydım. Şimdi 31 bitti. Tam 14 sene. Tam 14 senedir  iletişim/sahne eğitimi almama izin vermediği için içten içe anneme öfke duydum. Kendince haklı nedenleri vardı belki ve belki de hakkımda en hayırlı olan buydu. Her neyse, türlü gerekçelerle kendimi ikna ettim. Ama o öfke hiç tam olarak bitmedi. Belki sadece kalbimi içimden kazıya kazıya alıştım, kabullendim. Ama her sahne gördüğümde içim cız etti, gözlerim doldu. Ne dolmak... "Başka bir hayatım olabilirdi..."nin ne demek olduğunu iliklerime kadar hissettim. Ve şimdi bugün, bakıyorum o sahnede hayat bulanlara uzaktan... Öyle canım acıyor ki...

Alkış sesini susturmaya çalışıyorlar bu ülkede sanki. Sanatı, insanı öldürüyorlar. Alkışın karşısında eğilmeyi bilen, "Ben sizinle varım" diyebilen, benden önce biz olabilen belki de nadir insanları öldürüyorlar. Duyarlılığı susturuyorlar. Gülüşleri, ağlayışları, müziği, dansı susturuyorlar. Adım adım bağlıyorlar ellerimizi, kalbimizi. Görmüyoruz, duymuyoruz, bağırıp çağıramıyoruz. Sahnelerimizi kapatıyorlar, perdelerimizi indiriyorlar, öylece bakıyoruz.




Sanatçılar... Bu dünyada kalbin ritmini en yakından tanıyan, ruhun sesini konuşmadan duyan, sesi söze, sözü oyuna, müziği dansa, dansı hikayeye dönüştürebilenler... Kalpten kalbe konuşabilenler onlar... Görünmeyeni ruhlarında hisseden, ruhlarında hissettiklerini hayata pürüzsüzce yansıtabilenler... Alkışın sesinde her akşam yeniden hayat bulup, her gün yeniden hayat  ve hayal üretebilenler... Topluma ışık tutan, ayna olanlar...

Kimi zaman bir oyun repliğinde gözyaşı döken, bir perdede aşık olanlar... İnsanı insana insanla anlatanlar onlar. Bedenleriyle, sesleriyle, duruşlarıyla yaşamı harekete geçirenler. Her kırmızı koltukta oturduğumda, o son selamda gözyaşlarım olanlar onlar!




Kim ne derse desin, ne iş yaparsam yapayım, ben onlardanım, ruhum onlardan. İşim başka da olsa, ben onlardanım. Kalbim hepsiyle ayrı ayrı atıyor. Onlar ölürken, ben de ölüyorum. Ve hala, biri çıkıp ışıkları yakacak, "Hepsi oyundu, perde kapandı.Hadi kaldığınız yerden devam!" diyecek diye umuyorum.... Ben hala umuda, ben hala insana inanmak istiyorum!

Bir sanatçı, toplumun mum ışığıdır. Sesidir, sözüdür, konuşanıdır. Bir sanatçı, karanlık bir gecenin aydınlık sabahıdır. Bir sanatçı, parayı yaşamak için, sanatı dünya ve insan için görendir. Tanrı'nın duygu yansımasıdır sanatçı.


Eğer bir ülkede sanat ölürse, sabahlar daha karanlık, günler daha tekdüze, ilişkiler çok daha sıradan olur. Sanatçılar ölürse bir ülkede, anlayış, inanç, duygu, empati azalır bir toplumda. Paylaşmak, anlamak için dinlemek, yardım etmek için hareket etmek azalır.

Sanatçı duygudur. Duyarlılıktır... Sevgidir... İlhamdır... Sihirdir... İnançtır... Paylaşmaktır...


Sanatçı özdür. Özeldir... Güzeldir. İnsana dokunandır sanatçı... İnsanla dokunandır.


Sanatçıma dokunmayın... Yarınıma, insanıma, duyarlılığımıza dokunmayın! Çünkü sanat yaşamaktır...Çünkü sanatçı, hangi dalda olursa olsun, yaşamı parlatandır. Perdelerimizi açın, festivallerimizi bize geri verin, sanatçılarımızı koruyun! Biz birlikte güzeliz!




Sanatçıma Dokunmayın Çünkü Sanat Yaşamaktır!





"Aklım erdi ereli gözlemliyorum, aynı havayı soluyup aynı memleketi seven insanlar birbirini hor görüyor, birbirine kin besliyor, birbirine saldırıp duruyor. Fikirler giderek kutuplaşıyor, tahammülsüzlük erdem olmaya başlıyor. Yıllardır istikrarla süren birbirini küçümseme, kötüleme eğilimiyle, toplumu bir arada tutan kültür tutkalı eriyor. Kendim için üzülmüyorum. Canımdan çok sevdiğim memleketimdeki sevgisizlik ve hoyratlık için üzülüyorum." (Burçak Çöllü)






"Ne yazacağımı bilemiyorum. Hiç anlamadığım bir süreçten geçiyorum-z-.Sahne üzerinde, birlikte dünyanın en güzel mesleğini paylaşmaktan her zaman gurur duyduğum altı meslektaşımla beraber, çeyrek asırdır emek verdiğim tiyatromdan uzaklaştırıldım. Açığa alındık.Yazıp yazmamayı çok düşündüm ama aldığım bunca destek mesajı ve güzel dileğe kayıtsız kalamayacağımı anladım.Bizim adımız eski Yunan'dan beri 'oyuncu'. Bildiğimiz, yaptığımız tek iş bu, oyunculuk. Ve benim ustalarımdan öğrendiğim bir şey var, gerçek her zaman bir tanedir ve bir gün mutlaka ortaya çıkar.Yeniden sahnede olacağımız, işimizi yapacağımız günler mutlaka gelecek. En kısa sürede bu yanlışın düzeltilmesini diliyorum."Hayat muhteşem olmadığı için sanat var". Ve sanat, korkakların işi değildir.Ömrünüz yettikçe, korktuğunuz şeye dönüşmeyin. İyi ki varsınız." (Sevinç Erbulak)






"Güzel insan, iyi insan olmak derdindeyiz..Bakıp göremeyen,dinleyip duyamayan,dokunup hissedemeyen bir dünya değil bizimki.. Sahneden her akşam minnetle indim..Kalbim seyircinin alkışlarıyla çoşa çoşa..Avuçları patlarcasına alkışlarken onlarla paylaştığımız mutluluğu özleyeceğim..Çoğu zaman hayatımın zorluğu olan tiyatro;her Zaman hayatımın zorluklarına katlanabilme gücüm oldu..Ben hep sahnede olacağım;inadına tiyatro!inadına sanat!inadına! Ama ‪#‎NedenAtıldık" (Pervin Bağdat)

Sanatlarına saygı duyduğum güzel kalplerin kelimeleri bunlar. Kelimelerini topladım, kelimelerime ekledim... Seslerine ses olabilmeyi diledim. Çünkü onlar, bugün onur duydukları bu ülkede, sebepsiz yere işlerinden oldular.


17 yaşındaydım. Şimdi 31 bitti. Tam 14 sene. Tam 14 senedir  iletişim/sahne eğitimi almama izin vermediği için içten içe anneme öfke duydum. Kendince haklı nedenleri vardı belki ve belki de hakkımda en hayırlı olan buydu. Her neyse, türlü gerekçelerle kendimi ikna ettim. Ama o öfke hiç tam olarak bitmedi. Belki sadece kalbimi içimden kazıya kazıya alıştım, kabullendim. Ama her sahne gördüğümde içim cız etti, gözlerim doldu. Ne dolmak... "Başka bir hayatım olabilirdi..."nin ne demek olduğunu iliklerime kadar hissettim. Ve şimdi bugün, bakıyorum o sahnede hayat bulanlara uzaktan... Öyle canım acıyor ki...



Alkış sesini susturmaya çalışıyorlar bu ülkede sanki. Sanatı, insanı öldürüyorlar. Alkışın karşısında eğilmeyi bilen, "Ben sizinle varım" diyebilen, benden önce biz olabilen belki de nadir insanları öldürüyorlar. Duyarlılığı susturuyorlar. Gülüşleri, ağlayışları, müziği, dansı susturuyorlar. Adım adım bağlıyorlar ellerimizi, kalbimizi. Görmüyoruz, duymuyoruz, bağırıp çağıramıyoruz. Sahnelerimizi kapatıyorlar, perdelerimizi indiriyorlar, öylece bakıyoruz.





Sanatçılar... Bu dünyada kalbin ritmini en yakından tanıyan, ruhun sesini konuşmadan duyan, sesi söze, sözü oyuna, müziği dansa, dansı hikayeye dönüştürebilenler... Kalpten kalbe konuşabilenler onlar... Görünmeyeni ruhlarında hisseden, ruhlarında hissettiklerini hayata pürüzsüzce yansıtabilenler... Alkışın sesinde her akşam yeniden hayat bulup, her gün yeniden hayat üretebilenler... Topluma ışık tutan, ayna olanlar...


Kimi zaman bir oyun repliğinde gözyaşı döken, bir perdede aşık olanlar... İnsanı insana insanla anlatanlar onlar. Bedenleriyle, sesleriyle, duruşlarıyla yaşamı harekete geçirenler. Her kırmızı koltukta oturduğumda, o son selamda gözyaşlarım olanlar onlar!


Kim ne derse desin, ne iş yaparsam yapayım, ben onlardanım, ruhum onlardan. İşim başka da olsa, ben onlardanım. Kalbim hepsiyle ayrı ayrı atıyor. Onlar ölürken, ben de ölüyorum. Ve hala, biri çıkıp ışıkları yakacak, "Hepsi oyundu, perde kapandı.Hadi kaldığınız yerden devam!" diyecek diye umuyorum.... Ben hala umuda, ben hala insana inanmak istiyorum!


Bir sanatçı, toplumun mum ışığıdır. Sesidir, sözüdür, konuşanıdır. Bir sanatçı, karanlık bir gecenin aydınlık sabahıdır. Bir sanatçı, parayı yaşamak için, sanatı dünya ve insan için görendir. Tanrı'nın duygu yansımasıdır sanatçı.





Eğer bir ülkede sanat ölürse, sabahlar daha karanlık, günler daha tekdüze, ilişkiler çok daha sıradan olur. Sanatçılar ölürse bir ülkede, anlayış, inanç, duygu, empati azalır bir toplumda. Paylaşmak, anlamak için dinlemek, yardım etmek için hareket etmek azalır.

Sanatçı duygudur. Duyarlılıktır... Sevgidir... İlhamdır... Sihirdir... İnançtır... Paylaşmaktır...


Sanatçı özdür. Özeldir... Güzeldir. İnsana dokunandır sanatçı... İnsanla dokunandır.


Sanatçıma dokunmayın... Yarınıma, insanıma, duyarlılığımıza dokunmayın! Çünkü sanat yaşamaktır...Çünkü sanatçı, hangi dalda olursa olsun, yaşamı parlatandır. Perdelerimizi açın, festivallerimizi bize geri verin, sanatçılarımızı koruyun! Biz birlikte güzeliz!